25 Haziran 2017

Aynanın Arkası Sır




16.03.

Eski defterler, zamanı gelince açılmak içindir.


17.03.

Bu günün anlamını düşündüğün şekilde kuramıyorsan,  sandığının aksine yarınlarda da kuramayacaksın! Olsun sen yine de avunmaya devam et: bak ilerde her şey farklı olacak!


25..03

Entelektüel insanların birbirini sevmeme ya da çok aramama sebebi, benzer düşünsel paradigmalarla yaşadıklarını bilmektir. Genelde kitap okumayarak dış dünyadan edindiği yüzeysel izlenimleri aktaran  insanlarla daha iyi anlaşır, daha çok vakit geçirirler; çünkü onların her biri belirli düşünce dizgelerini taşımadan  başka  yaşam yollarından gelir.


Eylemi belirleyen düşüncenin edinim kaynağında bir gizem kalmayınca, arkadaşlık mı kalır.


12.04

Ne kadar erken ölürsen, o kadar az tanınmış olursun ve cenazen de o kadar kalabalık olur… Tercih senin!


Tüm kimliklerden sıyrıldım; ama bana “üzülme yine başarırsın”  dediler.


Ölünce arkasından zamanın  ve mekanın abartılmış hakim değer yargılarıyla konuşulmayan kimse var mıdır? Üstelik o artık zamansız ve mekansız bir alemdeyken.


Bütün gün dışarıdaydım. Tımarhaneleri merak etmiyorum.


15.04.

Zaman çok fazla şeyi değiştirmedi; karşımdakine ne verirsem daha çok mutlu olurumdan, karşımdakinden ne alırsam daha çok mutlu oluruma geldik. Hepsi hepsi  bu kadar !


18.04.

Gogol’un paltosu çalındı; insanlık üşüyor.


19.04.

Bülent Kayabaş ölmüş!… Çocuklukta perdelerim vardı,  karakterlerin kapattığı. Biri daha açıldı.


28.04.

Sanatın hala eğlence olduğunu, boş zaman uğraşı olduğunu ya da para kazandıran meslek olarak seçildiğini düşünenler arasında, hissedeceğin en asil duygudur hüzün.


Neden insanlar tecrübe diyerek  kendi sığ deneyimlerini aktarırlar çocuklarına, dehaların edebiyatta ve beyaz perdede yarattığı ilişkilerden çıkarılacak zenginlikte dersleri anlatmak varken? Bu derecede kendine düşkünlük tecrübesizliğin en büyük ispatı değil mi?.


Kendi yaşamından yola çıkarak aktardığın tecrübe,  o an ki çıkarındır. Zaman geçer, durumlar değişir, tecrüben de hafızandan  uçar gider. ”Kültür, akılda kalandır.”


6.05

Derin düşüncenin kavramsallaşmış imgeleri, daima anlaşılmama tehlikesini taşır: Sanat!


Birden fazla romanı aynı anda okumayı tercih etmem. Çünkü  hepsi de ölüme nasıl bir yaşam yolundan geçerek ulaşmam gerektiğinin temsilidir. İstemem,  o yolda karşıma farklı anlatılardan çıkan karakterlerin  kafamı karıştırmasını.


10.05

Gizem, karşılaşılınca sona eren bir izlenimdir. O yüzden sürekli nerede olduğunu ya da ne düşündüğünü söyleyen sevgili kadar tahammül ve ilişki sınırlarını zorlayan bir varlık yoktur.


20.05.

Bir kişiye aşık olmak, ona bebekliğinin "ayna evresi"nde (F.Lacan) kendi aksine bakarcasına,  bir bütün olarak bakmaktır. Dilin ayırdığı eksik yaşama geçerek  aynadaki bütüncül görüntü yanılsamasının sona ermesi gibi, ondaki  eksikliği, yine onun dili ile/özü ile tanıştığında göreceksin. 


Aşkını sonsuza kadar yaşamak istiyorsan,çok tanımadan  terk et onu!


Ya da yaşamların eksilten ve ayıran dilini farklı anlamlarla her defasında  tekrar tekrar kurarak bütünleyen birisini sev! Tabi bedelini de  ödemeye hazırsan..


01.05.

Böyle değildi beklediğim gelecek..Başka türlü anlatılmış, başka türlü hislerle yaşanacağı söylenmişti.Yaşla beraber değişecek olan şeyler, bu duygularım değildi..


07.05

İster merak ister kibir isterse de mükemmellik arayışı içinde kendi bütünlüğüne kavuşmak arzusu olsun, hepsinin ortak noktası  eylem içinde olmak,yola çıkmak: Faust, Don Kişot ve Don Juan.


Özümüzden bir parça bulmak,farklı şekillerde ve benzer içeriklerde karşımıza çıkan insanı çoğul düşünce ile  kavramak, saygı duymak ya da tahammül etmek için Mitler.