19 Ocak 2018

ÇERÇEVELENMİŞ YAŞAMLAR




Kim bilebilir ki herkesin en az bir yaratıcı yetenekle dünyaya gelmediğini; ve Kim bilir nice dehaların doğduğu toprakların ona yüklediği kader dolayısıyla keşfedilmeden bu dünyadan göçüp gittiğini.

Ya  söz konusu kişi, az gelişmiş zihniyetlerin  egemenliğinde, çerçevesi kalın çizgilerle çizili bir zaman diliminde  biyolojik yazgısını  yaşamakla da  mahkumsa; yani  kadınsa !

 O takdirde ondan beklenen aslında bilinen tarih boyunca  okuduğumuz cinsiyetinin baskı altına alınışın ve gizlenişin hikayesinde  olduğu gibi, sadece başarısız olması, edilgen olmasıdır.Onun yaratıcı yeteneği  sadece erkekler de olduğu  gibi kişisel dünyasında bir takım tesadüflerin dizimsel sıralamasının sonucuna değil, içinde olduğu  cemaat düzeninin  kalın sınırlarından  dışarıya  kendini bırakabilmesi ile ancak mümkün olabilecektir.

Maudie Lewis Kanadalı bir ressam. Yaşantısına eşlik eden 2 büyük hastalığın taşıyıcısı. Teyzesinin evine kısa süreli yaptığı ziyaretinin abisinin önceden tasarladığı bir planın parçası olduğunu öğrenmesi uzun sürmeyecektir. Aileden kalan tek evini  satan ve onu ömrü boyunca tek akrabaları teyzesinin evine bırakan abisinin savunma mekanizması hazırdır: Maudie  ev işlerini yapamayacak kadar hasta ve tembeldir .

Oysa onun kendisine biçilen toplumsal rolleri oynamaya hiç niyeti yoktur; dışarı çıkar, bakkalda asılı temizlikçi aranıyor iş ilanına başvurur.Ve yine  karşısına  düzenin tüm değerlerini sorgulamaksızın kabul etmiş temsilci çıkar:erkek! Küçük ev dış dünyanın metanomik olarak sınırlı  yeniden yaratımıdır.Erkek ona evin içinde kendisinden, köpeklerden ve tavuklardan sonra geldiğini ve ne zaman iradesini açığa vursa anında sözlü-fiziksel  şiddete maruz kalacağını hatırlatır ve gösterir.
Ev işleri Maudi’ye yakışmaz; elinden geleni yapar yine de ama aslında yaptığı şey estetik bilinçle yoğrulmuş biçimi dışarıya vurmak ve evin duvarlarına boyalı fırça darbeleri vurmaktan ibarettir.Evin reisi yemeği hazır olduğu sürece ve belirli kısımlar dışına taşmamak koşulu ile dilediği resmi yapmasına izin verir.Duvarlar yerini bir süre sonra tahta levhalara bırakır. Doğanın tüm görünümleri  bir masumiyetin  elinden  yeniden yaratılır.

Maudie’nin küçük dünyası küçük pencere  çerçeveleriyle betimlenir Çerçevelere yaşamın her alanında herkes sahiptir; insanlar dünyaya kendi çerçevelerinden bakar, çoğunluk  kamusal dış alanlarda   tek düzeliğin bıkkınlığında  nefes alıp verirken, Maudie’nin çerçeveleri hayal dünyasının sınırsızlığında  saflığa, doğaya, çocuksuluktan kaynaklı sonsuzluğa açılır. Fırça darbeleri ilk zemine temas ettiğinde sanki bir çocuğun elinden çıkmışçasınadır ve kısa bir süre içinde asla bir çocuğun göremeyeceği bir yetkinliğe taşınır.

Tesadüfen evin kapısını çalan ve çizdiği  resimleri gören New York’dan kasabaya gelen  bir kadının teklifi üzerine ilk defa para karşılığı resimler yapmaya başlar.Kısa zamanda onun  reklamını yapması ile  ülkesinde ve yurt dışında resimleri ilgi görür.ABD başkanının  bir resmini alması ile ünü daha çok yayılır;, televizyonlara çıkar, gazetelere haber olur. Başından beri sevdiği ev arkadaşı ile evlenir, mutlu olur; ama  eşinin   aynı evde oturmaları dolayısıyla kasabanın dedikodularına set çekmek için kendisi ile evlendiğinin de bilincindedir. Zamanla para kazanan Maudie olunca özel alan içinde roller  değişir; erkek temizlik yapar, yemek yapar; Maudie ise sadece resim.

Maudie tüm sanatçıların gizli itirafında olduğu gibi sadece kendisi için resimler yapar. Ve bu yüzden bir resminin satışına iyi bir para teklif edildiği halde çocuk gibi ağlayarak engel olur; o daha henüz tamamlanmamıştır ve o yüzden onun resmidir.

 Amansızca şiddetlenen hastalığın ızdarabı ile günbegün elden ve ayaktan düşen Maudie son nefesine kadar resim yapmaya devam edecektir.Ve belki de filmin asıl  önermesini  yıllar önce: “bu evden çıkarsan asla dönemezsin” diyen teyzesi  Maudie’nin yüzüne söyler: ailemizde  mutlu sona eren tek kişi sen oldun.”  Teyzesi çok haklıydı; çünkü bütün karşı çıkmalara rağmen o kendi yaşamını yaşamıştı.

New York’lu kadının resim yapmayı öğretme teklifine çok  şaşırır ve “ bunu kimse  öğretemez, boyamak istersen boyarsın, ben anılarımı boyuyorum,yanıtını verir. “Yaban arısı, bir kuşun sızlaması..Her zaman farklıdır.Pencereye  bayılıyorum.Yaşamın tümü zaten çerçevelendi.Tam orada”

2016 yılı  yapımı   Aisling Wals’in yönetmenliğini yaptığı filmde  Maudie Levis  karakterini canlandıran ve son filmi “Suyun Şekli” ile bu yılın aynı zamanda Oscar adayı olan Sally Hawkins olağanüstü, evet kelimenin tam anlamıyla olağanüstü, bir oyunculuk  sergiliyor. İyi bir oyuncu her şeyden önce canlandırdığı karakterin sosyolojisinin psikolojik sonuçlarını  perdeye aktarıyorsa, Sally Hawkins’den   özellikle oyuncu olmak isteyenlerin ve hatta oyuncuların  defalarca izleyip öğreneceği çok şey olacaktır. Yine ana karakter  Ethan Hawke olay örgüsü boyunca basamak basamak geçirdiği karakter değişiminde  çok başarılı bir kompozisyon çiziyor.

“Maudie” filmi gerçek bir yaşam öyküsünü anlatıyor. Onun daha ziyade kartpostallar olarak karşımıza çıkan resimlerini görünce “evet bu resimleri ben  hatırlıyorum” diyeceğiz.

 Her şeye rağmen düşündüğü gibi bir hayatı yaşamayı başaran sanatçının finale doğru kendisinden yıllarca gizlenen bir gerçeği öğrenip, onunla  karşılaşmak yerine arkasını dönüp gitmesi ve başkalarının yarattığı  mutlu bir düzeni artık bozmak istememesi, sanatçı duyarlılığının ve erdemlerinin  başka bir yansıması olarak hafızalarımıza kazınıyor.

Filmin son repliği belki de hayatlarımızı özetleyip  temize çekiyor: “Yaşamın tümü çerçeveli; orada.”
Ve  biliyoruz ki , görmek tüm zorluklara rağmen  yetkinleştirebilir.

Gör ! Bak! Orada!


FİLMİN KÜNYESİ

ADİ                        :Maudie
YÖNETMEN        : Aisling Wals
YAPIM                  : 2016 Kanada-İrlanda
OYUNCULAR     . Sally Hawkins, Ethan Hawke ,Gabriel Rose,  Kari Matchette
SENARYO            :Sherry White
MÜZİK                 : Michael Timmins- Cowboy Junkies