30 Ağustos 2012

Hep aynı cenaze..


Bu genç savaşta  niye öldü?

Vatanı için! Peki uğrunda öldüğü vatanın tanımı ne? Anlamı ne? Onun artık bu soruya yanıt verecek varlığı bu alemde yok.Tıpkı varlığının aslında başkalarına göre boş bir akis olduğu, yaşarken de olmadığı gibi

Misak-ı Milli sınırları içersinde  yazın ortasını yaşadığımız  şu günlerde tatilini yaparak gelenler olduğu gibi, hala tatilde olanlar ve tatilini planlayanlar da var.

Ama ah bir de tatildeyken  şu televizyondaki şehit haberleri, bombalama eylemleri olmasa..Neyse, dünyanın hangi ülkesinde yok ki..

Haberlere bakarken birden dikkatimi çekiyor, neden haberlerde gördüğüm o acılı evlerde fotoğrafı omuzlarda taşınanlarla ve geride kalan yakınlarıyla bu aziz vatanın sahillerinde hiç karşılaşmıyorum. Sahilleri baştan sona parsellemiş otellerin lobisinde,odasında, önündeki halka açık kumunda, lokantalarında, kafelerinde, barlarında  o insanları neden hiç göremiyorum?

O şehit olarak bir taraftan, diğeri  gerilla olarak diğer taraftan, vatanı uğruna öldüğü söyleyen gençler , bu vatan topraklarından denize girmediler ki..Kumunda uzanamadılar,denize havuza bakan lokantasında yemek yemediler ki..Uğruna öldükleri topraklarda yaşamadılar ki zaten.

Onlara verilen rol,bu topraklar için ölmekti yeri gelince; ama kumunda güneşinde denizinde yaşamak değil..

Ve ne garip bir tesadüftür ki, bu kıyılardan denize girenlerin, bu otellerde yatağa girenlerin, bu ormanda trekking yapanların evine  hiç cenaze gelmiyor...Çok ilginç bir tesadüf, hiç kameralar şehit haberlerini bahçeli bir villada, lüks bir dairede, nezih bir muhitte, yüksek orta sınıfın yaşadığı bir apartmanda,  güzel koltuklar üzerinde oturan ailelerin evinde vermiyor.. Garip..

Yanılıyor olabilir miyim;sanki her gün aynı eve cenaze geliyor..
Sanki hep aynı anne-babanın oğlu, aynı kadının kocası, aynı çocuğun babası ölüyor...

Acaba kanallar  masraf olmasın diye şehitlerin ismini değiştirip değiştirip,dublaj yapıp hep aynı görüntüleri mi veriyor?

Acaba aynı olan şey ne ?

Aynı olanı sınıf bilinciyle bakmazsak görebilir miyiz.

Sakın siz de dün Yozgattan Mehmet, Hakkari'den Ali, bu gün Kayseri'den Rıza, Urfa'dan Baran, Muş'dan Hejar diyerek "farklı farklı cenazeler"  görenlerden misiniz?

Görmüyor muyuz, her gün aynı eve cenaze geliyor !

Bu neyin kavgası?

BDP'ye göre Kürt milletinin, AKP'ye, CHP'ye, MHP'ye göre Türk milletinin kavgası.

Sınıf bilinciyle bakanlara göre ise yanıt, haberlerdeki görüntülerde.

Hep aynı eve cenaze geliyorsa, millet bunun neresinde ?

21 Ağustos 2012

İnsanlar yaşadıkça vatan sağ olur..

3 gün önce  Diyarbakır'da öldürülen 2 askerin memleketlerindeki mezarlıklarında anne babaları dua okurken, aynı saatlerde  2 gün önce  Mardin'de mayın patlaması sonucu ölen asker için tören yapılıyor ve cenaze namazı kılınıyordu.Yine tam o saatlerde dün Antep'de  teröristlerce öldürülen sivillerin cenazeleri morgdan memleketlerine gönderilmek için  alınırken, bu gün  Şırnak'da ölen askerlerin cesetleri ambulansla  hastahaneye gidiyordu...

Hepsi aynı zamanlarda oluyordu...

Yarın ne olacak şimdi ona bakalım:  2 gün önce  Mardin'de  ölen askerin bu defa  mezarında dua edilirken, o saatlerde dün Antep'te ölenler için de tören yapılacak ve cenaze namazları kılınacak. Yine aynı anlarda  bu gün  Şırnak'da ölenler morgdan memleketlerine gönderilirken,  bilmem nerede PKK tarafından öldürülenler ambulansla hastahane morguna gelecek.

Yarından sonra yeni saldırılarla ölenler o değişmez  sıraya  baştan girecekler: ambülans, hastahane, morg, memlekete gönderme, askeri tören, cenaze namazı, defin, dualar.

Sonra onunla ilgili bir bilgiyi tv de kimse göremeyecek

Sonra şehitlerin  resmi işlemleri tamamlanacak, başvuru durumunda varsa eşine, yakınlarına  şehit aylığı, çocuğuna burs bağlanacak.

O  mezarın başında da zaten tören esnasında varken de gerçekliği olmayan kalabalıklardan kimse kalmayacak..

Mevsimler geçecek, yıllar geçecek ..

Mezarının üstüne karlar, yağmurlar yağacak, güneş açacak..

O bilmeyecek..

Herkes para, pul, şöhret peşinde koşacak, çocuğunun eğitim, düğün vb telaşına düşecek

Onu ise adını, nasıl öldüğünü kimse hatırlamayacak, 3-5 yakını dışında.

O mezar orada öyle kalacak..O hiç kalkamayacak..O hiç kimseyi  suçlayamayacak..

PKK lılar ölenleri için ne yapıyordur acaba? Sanırım onların defin ritüelleri farklı...Ama sonları aynı! Orada yatanlar da kalkamayacaklar..Onlar da kendilerine "öl, öldür" diyenleri suçlayamayacaklar..

Herkes karşı tarafın  ölmesi gerektiğini söylüyor.. O birileri onların yeryüzü çıkarları için istatistiki bilgilerden ibaret.

Bu arada son olarak tüm bu ritüeller içinde mutlaka söylenmesi gereken bir söz var.O söz ölenin yakınları tarafından söylenmeden herşey tamamlanmış sayılmıyor.

Zaten cenazedeki askeri yetkililer kadar,  tv başında gözü yaşlı izleyiciler de o sözü duymak için bekliyor.

Ölen için artık hiç bir anlam ifade etmeyen  bir  söz: "vatan sağ olsun!"

Duyan çoğunluk rahatlayıp  işine dönüyor..


O mezarında  kalıyor..


19 Ağustos 2012

"Açılın açılın tekrar/ Çocuk dizlerimdeki yaralar"



Evlerde herkesin biraz eksiği biraz  fazlasıyla sahip olduğu benzer eşyalar arasında ve çamurlu, karlı, toprak; ama mutlaka asfaltsız ara sokaklarda geçen, parçalanmaya az kala değişen ayakkabıların, biz artık terk etmesek, bizi neredeyse terk edecek olan kıyafetlerin, tamamı olamasa da, yenisi ile değiştirildiği "bayram günleri"miz vardı..

Yani duygu sömürüsüne gerek yok, genelde  herkes kadar yoksul olunan, ama  zenginliğin başka yerlerde arandığı bayramlardı..

Ve o bayramlara eşlik eden şarkılarımız..

Estetik bilincimizin ilk nüveleriydi onlar..Sözleri ile müziği aşkın dünyanın sembolleriydi, asla içkinleştiremeyeceğimiz, tarifi imkansız..Söyleyenlerse spirütüel halelerini kendileri takmazdı asla, biz  onları taçlandırıp, ulaşamayacağınız kadar yükseğe, olmaları gereken yerlere yerleştirirdik..
Ve onlar oradan bakarken de bizleri çok sevmişlerdi, bunu hissediyorduk.



Yıllar geçti, bu  bayram sabahında da  o şarkılar hala var..

Derinlik, armoni, kontpuan, evrensel değerler, yüksek estetik, zamansızlık, uzamsızlık, duygular kadar düşünceye hitap...

Dünyanın neresinden gelirse gelsin,  unutmadığımız o  arkadaşları, bu bayramda da evimizde ağırlıyoruz..

Hepsi bir tuş mesafesinde..


























































 































































 

















Eski bayramlar, yeni bayramlar aslında hep aynıydı,değişen sadece karşılaşma zamanıydı..Değişen yaşlarımızdı.

Şarkılar bunu bir daha hatırlattı..