Her eylemin görünen ya da görünmeyen bir amacı varsa, ki olmaması mümkün değil, yazmak eylemi de amacından bağımsız olamaz. 2012 yılında akbilgisayar üzerine insan neden yazar? Günlükler; inkar edilse de en az bir kişi tarafından okunması için yazılırken, insanın gerçekten içten bir şekilde aslında kimsenin okumayacağını da hesaba katarak yazmasının anlamı daha derinlerdeki bir açlık olmalı:hani felsefecilerin dediği "ontolojik açlık" ...
Ne bileyim, kendim adına, benden önce yaratılan tüm değerlerin tarihten gelen verili kutsallığına hep şüpheyle yaklaşmış biri olarak, bu değerler dünyasında güzel, çirkin, şişko, zayıf, genç, yaşlı ,vahşi, hümanist vb karakterlerin yarattığı sanatsal, felsefik, savaşsal vb. adı ne olursa olsun sonuçta mutlaka ideolojik temelli eylemlerin getirdiği ürünleri, "yönlendirilmiş saldırganlık" veya "yönlendirilmiş beğeni" ile değil, daha derinlerde yatan, malesef bir noktadan sonra "kaçınamadığım yönlendirilmemin kaçınılmazlığında"; ama yine de farklı ilkelerle değerlendirmek ihtiyacı.Derini, daha derini kazıyabilmek için şüphe ile hareket ederek "ben", benden önceki değerlerin kör bir taşıyıcısı olmaktansa, yeni birşeyler söylemek tarafında...
Yeni bir şey söylemenin sanki hep arzulandığı, oysa gerçeğin de kimseler tarafından sevilmediği zamanlardan geçerken, bu sinir bozucu karakter yapısıyla yola çıkmak, bazılarına vicdan azabı olmak, kendin olmaktan başka ne ile açıklanabilir ki?..Varoluşunu dışavurmak, başkaları içinmiş görünse de öncelikle kendini disipline etme jimnastiğinde yarınlarda eski "ben"i tanımak..Herşeye saldırıp yıkarak yeniden kurmak için:yazmak...
Ve "merhaba", yeni olana tahammül edene!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder