30 Aralık 2017

KÜRK MANTOLU MADONNA



Aşk her şeyden önce bir inançtı, spirütüel bir duygunun ifadesi. Belki de bu yüzden hiçbir deney ve yöntem, yaşanmış hiçbir tecrübe  onun hakkında genelde aynı sonucu vermedi; ve bu yüzden sanatın merkezinde insana bağlı en vazgeçilmez değer olarak yerini aldı.Onsuz bir anlatı sanatının kalbi yoktu.

“Anna Karanina”  (Lev Tolstoy)  “mutlu evlilikler birbirine benzer, mutsuz evliliklerin kendine özgü hikayesi vardır” satırıyla başlar. Mutsuz sonla biten aşklar çoğu zaman ardında  tanışmışlıkların, yaşanmışlıkların pişmanlığından çok daha farklı, derin anlaşılması zor duygular bırakır.”Kürk Mantolu Madonna”  bu temanın sade anlatımının kat kat açılan derinliğinde her okuyuşta farklı mekanlar, farklı karakterler arasında kendimizi yeniden bulacağımız Türk Edebiyatı’nın en güzel aşk hikayelerindendir.

Kürk mantolu Madonna ve Sabahattin Ali..Sabahattin Ali ve Kürk Mantolu Madonna..Bir ismi andığımız anda diğer isim dilimizin ucuna hemen geliyor.Eser ve yazarı  sözcüklere bile dökmeye gerek duymadan devleştiren şey daha başka ne olabilir ki?

Roman kahramanı Raif’in farkındalıkla  yoğunlaşan varoluşun öz bilincinde yaşama bakan gözleri,yaratılmış yapay statülerden uzak, ailesi ve yakın çevresi dahil tüm sahte ilişkilerden kopuk yalnız başına sürdürdüğü yaşamı bir resim sergisinde gördüğü “Kürk Mantolu Madonna” resmi ile farklı bir anlama kavuşur. Kendi resmini yapan Maria Puder ile tanışması ve  ona olan tutku derecesinde bağlılığı vitalitesi yüksek yeni zamanlarında başlangıcı olacaktır.Gece kulüplerinde şarkıcılık yapan Maria’da, hiçbir erkekte görmediği  saf duyguları bulduğu  bu adama karşı  adım adım çıkılan basamaklar gibi duygu dönüşümleri yaşayacaktır.

“Hayatımda hiç bu kadar mesut olduğumu, içimin bu kadar genişlediğini hatırlamıyordum. Bir insanın diğer bir insanı hemen hemen hiçbir şey yapmadan bu kadar mesut etmesi nasıl mümkün oluyordu? Ahbapça bir selam ve temiz bir gülüş..”

“Kürk Mantolu Madonna” romanı anlatısını  adını öğrenemeyeceğimiz 3.şahıs karakterin ağzından kurar. Onun anlatımı ile arkadaşı aracılığıyla isteksizce girdiği şirkette kendisine tahsis edilen odada tercümanlık yapan orta yaşlı Raif  Bey’ i tanırız. İlk anlarda fiziksel görünüşü  ve dışa yansıyan davranış kodlarıyla tanıtmaya çalıştığı oda arkadaşı,zamanla onda çevresinde gördüğü hiç kimseye benzemeyen ve tam olarak anlamlandıramadığı  düşünceler yaratacaktır.

“İnsanlar birbirini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense, körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar.”

 Raif Bey’de onda kendisine karşı ailesinde, mesai arkadaşlarında görmediği,  hissi derinliğinin getirdiği yaklaşıma karşılık, yaşamı boyunca unutamadığı Maria ile  yaşadıklarını tüm gerçekliğiyle yazdığı defterini ölüm döşeğindeyken okumasına izin verir. Anlatıcı defterde yazılan hikayeyi satır satır okurken, bizde içine kapanık, hayata küsmüş sürekli hastalanan Raif’i ve onun düşüncelerinde hayat bulan Maria’yı, Kürk mantolu Madonna'yı  artık tüm sosyolojik ve psikolojik boyutlarıyla  tanırız.Karşımızda bambaşka bir aşkın kahramanı bir kadın ve o güne kadar anlatılmamış,yazılmamış  dünyası vardır.

 “Şuna dikkat edin ki,benden herhangi bir şey istediğiniz gün her şey bitmiş demektir.Hiçbir şey anlıyor musunuz,hiçbir şey istemeyeceksiniz..Sonra meçhul bir düşmanıyla kavga ediyormuş hırçın bir sesle devam etti:”Dünyada sizden yani bütün erkeklerden niçin bu kadar nefret ediyorum,biliyor musunuz? Sırf böyle en tabi haklarıymış gibi insandan bir çok şey istedikleri için…”

 “Hayatta yalnız kalmanın esas olduğunu hala kabul edemiyor musunuz ? Bütün yakınlaşmalar, bütün birleşmeler yalancıdır.İnsanlar ancak muayyen bir hadde kadar birbirlerine sokulabilirler,üst tarafını uydururlar;ve günün birinde hatalarını anlayınca yeislerinden her şeyi bırakıp kaçarlar.Halbuki mümkün olanla kanaat etseler,hayallerindekini hakikat zannetmekten vazgeçseler bu böyle olmaz.”

Finalde istasyon sahnesinde ortaya çıkan sürpriz ile göz pınarlarımız dolu şekilde romanı bitirirken, en kısa zamanda, öykü ruhumuzda demini aldıktan sonra, bir kere daha okuyacağımıza eminizdir.

Günümüz değerler erozyonunda, tüketilmemesi, kullanıp atılmaması gereken, bizi biz yapan, insanlık yolunda yürümemizi sağlayan değerler üzerinde düşünmemiz, odaklanmamız, yaşantımıza rol model olarak geçirmemiz için çağın başat manevi tasarımı sanata baş vururuz.

Sabahattin Ali romanları, öyküleri ve şiirleriyle tekrar tekrar raflarda keşfedilmeyi bekliyor..
Daha derin zamanlar  içinde alınıp verilecek nefesler için.


KÜNYE
Eserin Adı: Kürk Mantolu Madonna
Yazar: Sabahattin Ali
Basım evi: Yapı Kredi yayınları
Baskı:79
Baskı Tarihi: İstanbul 2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder